Gündem

Cumhuriyet’in 101 Yıllık Ekonomi Serüveni: “Yapanlar ve Satanlar”

Cumhuriyet'in ekonomisinde yaşanan 101 yıllık dönüşümde fabrikalar inşa edilip gelecek nesillere bırakılırken, son 20 yılda gerçekleşen özelleştirmelerle ülke mirasının büyük kısmı satıldı.

Cumhuriyet’in kurulduğu 1923 yılından itibaren Türkiye, ekonomik kalkınma hamleleriyle önemli yatırımlara imza attı. Ancak bu kalkınma serüveni, son yıllarda hızlı bir özelleştirme dalgasına dönüşerek ülke mirasının önemli bir bölümünün elden çıkarılmasına neden oldu.

İlk Yılların Ekonomik Hamlesi: Fabrika ve Banka İnşası

Genç Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk’ün direktifleri doğrultusunda askeri zaferi iktisadi bir zafere dönüştürme hedefiyle yola çıktı. 1923’ten 1938’e kadar olan dönemde, tekstilden ağır sanayiye kadar çeşitli sektörlerde toplam 41 fabrika kuruldu. Bu süreçte, Atatürk’ün öncülüğünde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da dahil olmak üzere 12 banka faaliyete geçirildi. Kurulan fabrikalar ve bankalar, Cumhuriyet’in ekonomik kalkınmasının temel taşları olarak ülke ekonomisine büyük katkı sağladı.

1986 ile Başlayan Satış Dönemi

Türkiye’de devletin elindeki varlıkların satışı 1986 yılında Et ve Balık Kurumu (EBK) ile başladı. Bu dönemden itibaren, kamuya ait birçok fabrika ve tesis yok pahasına elden çıkarıldı. EBK’nın ucuz et üreten tesisleri kapatılırken, bu araziler alışveriş merkezlerine dönüştü. 1986-2004 yılları arasında gerçekleşen özelleştirme gelirleri 4.8 milyar lira iken, 2004 sonrasında AKP hükümetinin hızlandırdığı özelleştirme süreciyle bu rakam yüzde 97’lik payla 146.1 milyar liraya ulaştı.

Bugüne dek elde edilen toplam 150.9 milyar liralık özelleştirme gelirinin döviz karşılığı 71.1 milyar dolar olarak kayıtlara geçti. Ancak 20.4 milyar dolarlık masrafın ardından kasaya kalan 50.7 milyar dolarlık gelir, büyük oranda borçların ödenmesine harcandı. Böylece Cumhuriyet’in gelecek nesillere bırakmak üzere inşa ettiği ekonomik miras, özelleştirmelerle büyük ölçüde elden çıkarıldı.

“Yapanların” Türkiye’sinden “Satanların” Türkiye’sine

Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana inşa edilen fabrikalar, bankalar ve tesisler, ülkenin ekonomik bağımsızlığının teminatı olarak görülüyordu. Ancak son 20 yıllık süreçte, devletin ekonomik kazanımları birer birer satılarak bu bağımsızlık mirası büyük ölçüde yok edildi. Atatürk döneminde başlayan ve 1986’ya kadar süren “yapanlar” devri, son dönemde “satanlar” dönemine dönüşerek Türkiye’nin ekonomik tarihine yeni bir sayfa ekledi.