Bursa'nın değerli sağlık emekçileri, Dostoyevski'nin Suç ve Ceza isimli romanı Dostoyevski'nin "olgunluk" döneminin ilk büyük romanı olarak kabul edilir. "Para" için suç işleyen bir hukuk öğrencisinin, fiiliyatı sonrasındaki ruh halini anlatır. Hukuk adamı olma yolunda ilerleyen bir öğrencinin, yoksulluğunun sebebiyet verdiği cinayetler ve sürgün. Dostoyevski'nin Dünya Klasikleri arasında yer alan bu eserinden bir kaç cümle paylaşmak isterim;
"Namuslu bir insanım diye övünülür mü hiç? Herkes namuslu olmak zorunda değil midir?"
Sizce yanlış bir tespit mi? İnsanlar dürüst ve namuslu olmayı günümüzde meziyet sanıyorlar. Dürüstlüğe, namusa ve dine en çok sahip çıkanların bu üç değere en az sahip olanlar olduğunu hepimiz biliyoruz.
"Önce biraz ağladılar, ama alıştılar şimdi. Aşağılık insanoğlu her şeye alışır!"
Birey ve toplum olarak ülke de her şeyi normalleştirmedik mi? Hırsızları, ihalelere fesat karıştıranları üst mertebeye taşıyıp, ödüllendirmedik mi?
"Her şeyi belirleyen ortamdır, insansa bir hiçtir."
Bireyin karakterini, şahsı değil şartları oluşturur. Bir nevi "Dostunu söyle kim olduğunu söyleyeyim." atasözü kişilerin çevreleri ve eylemlerinin müşterek bir payda etrafında birleştiğini gösterir.
Bursa'nın değerli sağlık emekçileri, Sağlık Bakanı'nın bütçe görüşmelerinde en çok zorlandığı sorular Bursa sağlık hizmetleri ile alakalı sorulardı. Bursa Şehir Hastanesi'ndeki yolsuzluklar ilgili sorular ise cevapsız kalmıştı!
Bu makalede Sağlık Bakanı Prof Dr Kemal Memişoğlu'nun vermediği cevapları ben size vereyim. Sağlık müdürlüğünde ki kulis bilgilerine göre, müfettişler tarafından yapılan incelemeler sonrasında tutulan raporlar ve verilen cezalar Sağlık Müdürlüğü'nde aylarca bekletildi. Sağlık müdürlüğünde aylarca beklemesinin sebebi müfettişlerin raporlarını bir kaç kez değiştirdiğini veya değiştirmek zorunda kaldığını ve haliyle cezaların da değiştiği sağlık müdürlüğünde dillendirilir olmuş. Soruşturma da ilk etapta bulunmayan bazı çalışanlar da eklenilmiş, müfettişlere baskıyla onlarda en alt ceza da olsa ceza aldıkları da iddialar arasında.
Bu iddialar ile sağlık müdürlüğünün yetkililerinin kamuoyunun vicdanını rahatlatmanız adına cevap vermeniz için bir kaç sorumuz var;
1. Bunca ihmalin baş müsebbibi olan ve müfettişlerin raporlarında da yönetim zafiyeti olduğunu yazmasına rağmen hastanenin yönetici kadrosunun aldığı ilk cezalar neydi?
2. İl sağlık müdürlüğünde aylardır bekleyen bu dosyayı tebliğ etmekten çekinen İl Sağlık Müdürlüğü'ndeki yetkililerin müfettişlere olan baskıda payı var mıdır?
Bursa Şehir Hastanesi'nin yöneticilerin cemaat bağlantıları tüm Türkiye'de bilinir oldu. Cemaatin büyüklüğü, sağlık bakanlığındaki etkinliği, bürokrasi ve siyaset içindeki ağırlığı Sağlık Müdürlüğü'nün yetkililerini de etkiliyor olmalı ki aylarca tebliğ edilmeden beklenen ceza dosyaları müfettişlerin "son kez değiştiriyorum" demesi sonrasında tebliğ edilmiş.
Bursa Şehir Hastanesi'nde yaşananların sonrasında olayları İl Sağlık Müdürlüğü'ndeki yetkililer ile ilişkilendirmek istemem ama bir hastanede çalışanların mahrem yerlerinin fotoğraflarını çekip, arşivleyeni kurtaranlar, aklamak için uğraşanlar da bu yetkililer değil miydi? Bu konuyu araştırdığınızda farklı hastanelerde benzer olayların olduğu ve yine aynı ekip tarafından tacizcilerin aklandığı veya aklamaya çalıştığı gerçeğiyle yüzleşiyorsunuz.
Unutmayın! Kadıyı satın aldığın gün adalet ölür. Adaletin olmadığı Devlet de ölür!
Son kulis bilgisi ise Suriye de görev alan, ilimizin Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanı olarak da görev yapan Prof Dr Mustafa Aldemir Bursa Şehir Hastanesi'ne geliyor. Mustafa Aldemir'in zamanlaması kulislerde Şehir Hastanesi Başhekimi veya İl Sağlık Müdürü olmak için döndüğü iddia ediliyor. Mevcut sistemdeki yöneticilerden daha iyi olacağına herkes kesin gözüyle bakıyor.